LEMAN’DAKİ KARİKATÜR

Geçtiğimiz hafta ülkemiz cehaletten kaynaklanan koyu bir gericilik yaşadı. Şeriatçı yobaz bir grup İstanbul Beyoğlu’nda Leman dergisinin bulunduğu sokakta buluşmuşlar. “Yaşasın Şeriat” “Kahrolsun laiklik!”diye bağırmışlar. Polis kendilerine gayet nazik davranmış. Bu örgütlü kalabalık yerine Leman dergisi yöneticilerini ve çizerlerini kelepçeleyip götürmüş. Basın yayın araçlarında bir vaveyladır koptu. Kutsal dinimize saygısızlık yapanlar kahrolsunlardı! Gerekli cezayı görsünlerdi!…

Loading

CHP İÇİN: HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR

Bu yazıyı kaleme almak için mahkeme sonucunu bekledim. Bütün ülke bu konuya kilitlenmişken başka bir konuda yazmak doğru olmazdı. Bir süredir kamuoyu yoklamalarında birinci parti görünen CHP’deki bu gelişme AKP iktidarından kurtulmak isteyen kitleler için büyük bir umut yaratmışken, parti içindeki gruplaşmalar ve Özgür Özel’in genel başkan seçildiği son kongresinin iptali için açılan dava, endişe…

Loading

EĞİTİMİMİZİN DÖRT BÜYÜK SORUNU

Siyonist İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı soykırım ve son olarak Amerikan emperyalistlerinin İran’a y7aptıkları fütursuz saldırı, insanlığın esaslı bir barış eğitiminden geçmesi gerektiğini  gösteriyor. Bu görev hükümetlere emanet edilemez. Öğretmenlere büyük bir sorumluluk düşüyor. Barış eğitimi ihtiyacı, eğitimimizin en önemli sorunlarını da unutturamaz. İlk ve ortaöğretimde milyonlarca öğrencinin karnelerini almaları vesilesiyle  bu sorunları hatırlatmak istiyorum:  Yıllardır…

Loading

İsrail-İran savaşı hakkında: EMPERYALİZMDEN DEMOKRASİ BEKLENEMEZ

Dünyanın baş belası, zalimlerin baş müttefiki Amerika, Ortadoğu’daki üssü olan İsrail Siyonistleri eliyle İran’a savaş açtı. Amerika İran’a “Ben nükleer silaha sahip olabilirim ama sen olamazsın. Bu sevdadan vazgeç” diyor. İran vazgeçmiyor. Onun da kendine göre hesapları var. Kendini Ortadoğu’nun bekçisi olarak görüyor. Doğal kaynaklarını korurken çeşitli ülkelere dağılmış Şii nüfusun koruyuculuğu bahanesiyle bölgede nüfuzunu…

Loading

İNCELDİĞİ YERDEN Mİ?

İp inceldiği yerden kopar. Siyasetin ipi kopacak kadar gergin mi? İp kopmak üzere mi? İktidarın kaybedeceği bir erken seçimden kaçışını anlamak mümkündür. Fakat, muhalefet partisinin de belini kırarak ayağa kalmayacak hâle getirmek istemesi, normal parlamenter rejimlerde karşılaşılan bir olay değildir. İstanbul Büyükşehir Belediyesini üç kez kaybettiği halde bu belediyeyi ve muhaliflerinin elinde bulunan başka bazı…

Loading

HANIM KIRAR BARDAĞI KAZA OLUR…

Hükümetin CHP’li Belediyelere karşı peş peşe giriştiği tutuklama atakları, tam da şu atasözünü gündeme getiriyor: “Hanım kırar bardağı kaza olur, hizmetçi kırar suç olur.” Halkın ortak zekâsı, nasıl da böyle bilgece hükümler ortaya koyar ve onu nasıl da böyle özlü bir sözle dile getirir. Hanım bu olayda iktidar çevreleridir. Hizmetçi ise muhalefet belediyeleri. Yolsuzluk, rüşvet,…

Loading

YÜZ YIL SONRASINI KİM BİLEBİLİR?

“Yüzyıllık Bir Tabu Yıkılırken” başlıklı yazımda, hükümetin son “Kürtlerle barışma” programının aynı zamanda Kürtlerle ilgili yüz yıllık bir tabunun yıkılmakta olduğunu anlatmıştım.  1921 Anayasasının vilayetlere muhtariyet veren maddeleri, 1924 Anayasasında korunsaydı, yüz yıldır ödenen bedellerin ödenmemiş olacağını belirtmiştim. Okuyuculardan biri  “Atatürk bunu öngöremedi mi” diye soruyor ve bu konuda bildiklerimi yazmamı istiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin…

Loading

KÜRTLER, LOZAN VE DEMOKRASİ

PKK’nın silah bırakma sürecinden epey sorun çıktı. Bunlardan biri, PKK’nın son açıklamasında Kürtler için Lozan’a yapılan olumsuz atıftır.  Örgüt yöneticilerinin bilmesi gerekirdi: Lozan İtilaf Devletleriyle Ankara Hükümetinin yaptığı bir anlaşmadır. Bu anlaşmada Kürtlerle ilgili bir düzenleme olmayışının nedeni, Lozan’ın Türkiye’deki Kürtlerin de gönüllü iradesini kapsamasıdır. Kurtuluş Savaşı içinde Koçgiri aşiretinin özerklik talebi kabul edilmemiş, İngilizlerin…

Loading

YÜZ YILLIK BİR TABU YIKILIRKEN

PKK’nın silahlı mücadeleden vazgeçmesi karşılığında Kürtlere verileceği anlaşılan yeni haklar, basit bir “barış” programından çok daha fazla anlamlar yüklüdür. Bu yüz yıllık bir tabunun tepe takla olması anlamına geliyor. Bu tabu Türkiye’de Kürtlerin varlığını siyasi olarak kabul etmeyi ve onların da Türk kardeşleri gibi kültürel, sosyal hakları olduğunun kabulü anlamına da gelme istidadındadır. Türk devletinin…

Loading

   SIRRI SÜREYYA ÖNDER’LE

                                                                 Dokuz yıl önceydi. 14 Aralık 1916 günü bir sağlık sorunum için TBMM Hastanesine giderken Halkların Demokratik Partisine de uğramaya karar verdim. Parti ağır bir siyasi baskı altındaydı. Kürt sorunu ve bu sorunun çözümü konusunda yazılar yazmakla birlikte parti yöneticilerinden biriyle görüşmek ve barıştan yana Türklerin olduğunu göstermek de bir vicdan borcu hâline gelmişti. Meclis’in…

Loading