ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?

(Bu yazı 18 Ağusto 2003 tarihinde yazılmış ve Tükenmez dergisinin Yaz-Güz 2003 tarihli sayısında gecikerek yayımlanabilmiştir.)


14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde kıran kırana bir seçim geçirdik. İktidar bloğu bir kez daha kazandı. Millet ittifakı olarak adlandırılan “demokrasi bloğu” yüksek tuttuğu beklentilerine rağmen kaybetti.


Kazananlar ve kaybedenler hakkında çok şey yazılıp konuşuldu. Ben de birkaç yazımda aklım erdiğince bu konulara değindim. Ders çıkarmak şartıyla seçim yenilgisinin nedenleri üzerinde durmakta fayda vardır. Bununla birlikte yenilgi nedenleri üzerinde fazla durmayacağım. Şu kadar ki, seçimlerin bu sonucu vermesinde hem toplumun yapısı hem iktidarın yarattığı siyasi
atmosferin birlikte rol oynadığını söyleyebiliriz.


“Akacak kan damarda durmaz” demişler. Her şey olacağına varır. Şimdi, demokrasi karşıtı gerici bir iktidardan nasıl kurtulacağımızı tartışmalıyız.


Evvela, iktidar değişiminin yalnız sandık sonuçlarına bağlı olduğunu sanmayalım. Bu, toplumun çeşitli kesimlerinden yükselen ve iktidarı bezdiren hareketlerin gücüne bağlıdır.


Öyle toplumlar vardır ki iktidar devleti yönetemez hale gelir, iktidarı bırakıp kaçar. Esasında en demokratik değişim de budur. Önümüzdeki süreçte işçiler, emekliler, gençler, kadınlar, ve siyasi ve kültürel ayrımcılığa uğramakta olan topluluklar demokratik haklarını kullanarak muhalefetlerini iktidarı geriletecek bir düzeye çıkarabilirlerse seçimlerden sonuç almak daha kolaylaşır.


İkinci olarak: Toplumumuz her alanda sorunlarla karşı karşıyadır. Sürekli savaş ortamı, inkârcılığın devam etmesi, eğitim ve kültür politikalarıyla gerici bir rejimin kökleştirilmesi, adalet sisteminin iktidarın emrine sokulması bu sorunların başlıcaları olmakla birlikte, hayat pahalılığını, geçim sıkıntısını, yoksullaşmayı mücadelenin ilk sırasına koymak gerekir. “Boş tencere hükümet götürür” sözü geçerliliğini korumaktadır.

AKP’nin oy kaybetmekle birlikte ayakta kalmasının nedeni, iktidara geldiğinden beri uyguladığı yoksul kesimleri gözetme politikasıdır. Bu kesimlerin dayanma gücü henüz tükenmediği için gene AKP ve müttefiklerine oy verdiler. Cumhuriyet mitinglerinin ve Gezi eylemlerinin bir iktidar değişikliği ile
sonuçlanmayışının nedeni, AKP’nin kendisi için verimli bir strateji ile o büyük kitleyi elde etmiş olmasıdır.


Gelişmeler bize gösterdi ki, şu üç güç birlikte hareket etmedikçe iktidarı AKP’den almak mümkün olmayacaktır:


1: Kıyı kentlerinde çoğunluğu oluşturan daha çok CHP’nin temsil ettiği burjuva, küçük burjuva, emekli, kadın ve gençlik gücü.


2: Tarih boyunca ayırıma uğramış, zulüm görmüş, daha çok Güneydoğu kentlerinde ama iç göç nedeniyle sanayi, ticaret ve turizm merkezlerinde de yaşayan, daha çok HDP’nin temsil ettiği nüfus.


3: Geçim sıkıntısı içinde bunalan sendikalı ve sendikasız işçiler, kır ve kent yoksulları.


Son genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birinci ve ikinci kesimlerin ittifak denemesi yapıldı. Ne var ki, CHP’nin öteki ortaklarından gelen çekinceler ve iktidarın suçlamaları, bu ittifakı pamuk ipliğine bağlı hale getirdi. Hâkim millet milliyetçiliği ile ezilen milliyetin siyasi temsilinin birlikte yürüyemeyeceği anlaşıldı.
Bu arada, Kürtler adına hareket eden sözcülerin de Türkiye toplumuna esaslı bir barış programı sunması ve toplumu buna razı etmesinin de şart olduğunu söyleyelim.


Önümüzdeki yerel seçimler için de yukarıda anlatmaya çalıştıklarım yol haritası özelliği taşıyor. Bu dergide genel seçimler öncesi yaptığım öneriyi önümüzdeki yerel seçimler için de tekrarlıyorum: “Nereden inceldiyse oradan kopsun” diyerek ittifakları zora sokmak, seçimlerde bağımsız aday göstererek muhalefetin yenilgisine neden olmak dolaylı olarak iktidarın ekmeği yağ sürmekten başka bir şey değildir ve vebali ağırdır.
18 Ağustos 2023

Loading

Leave a Reply